Bugün, 14 Haziran 2025 Cumartesi
Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu (INCB) Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, 2024 raporlarını New York’taki Birleşmiş Milletler’de sundu. Sentetik uyuşturucuların hızla yayılması ve tıbbi ilaç erişimindeki eşitsizlikler öne çıktı.
İSTANBUL (İGFA) - INCB Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne (ECOSOC) 2024 raporlarını sunarak, uluslararası uyuşturucu kontrol sistemindeki gelişmeleri ve tehditleri değerlendirdi. New York’taki BM Genel Merkezi’nde gerçekleşen sunumda, yasadışı sentetik uyuşturucu endüstrisinin küresel halk sağlığına yönelik büyüyen tehlikesi vurgulandı.
SENTETİK UYUŞTURUCULARA KARŞI MÜCADELE
Prof. Dr. Atasoy, INCB’nin fentanil ve amfetamin gibi uyuşturucuların üretiminde kullanılan milyonlarca litre ve yüz binlerce ton kimyasalın ruhsatlı sevkiyatını takip ettiğini, 2 bin 600 ton ve 500 bin litre kimyasalın yasadışı üretime yönlendirilmesini engellediğini açıkladı. INCB’nin GRIDS Programı kapsamında 160 ülkede 25 bin yeni psikoaktif madde olayı incelendi ve 45 operasyonel etkinlik düzenlendi.
Atasoy, INCB’nin tıbbi ve bilimsel amaçlarla kullanılan narkotik ve psikotropik maddelerin tedarikine yönelik çalışmalarını aktardı. 2024’te anestezi, ağrı yönetimi ve opioid tedavisi için 1.500 ton narkotik ilacın 4 binden fazla tahmini onaylandı; nörolojik ve ruhsal tedaviler için 2 bin 500 ton psikotropik maddeye ilişkin 4 bin 500’den fazla değerlendirme yapıldı.
BÖLGESEL EŞİTSİZLİKLER VE ERİŞİM SORUNLARI
Atasoy, opioid analjezikler ve psikotropik maddelerin tüketimindeki bölgesel eşitsizliklere dikkat çekti. Opioid kullanım bozukluğu olanların sadece %10’unun tedaviye erişebildiğini, bazı ülkelerde metadon ve buprenorfin gibi tedavilerin sınırlı veya hiç olmadığını belirtti. İnsani acil durumlarda kontrollü maddelere erişimin kritik olduğunu vurgulayan Atasoy, ülkeleri bu konuda hızlandırılmış dolaşım hükümlerinden yararlanmaya çağırdı.
Atasoy, INCB’nin üye devletlerle elde ettiği başarıları “çok taraflılığın ve uluslararası anlaşmaların eyleme dönüştüğünün örnekleri” olarak nitelendirdi.
