Haberi Sesli Oku

Türkiye, çok yaşlı ülkeler kategorisine girdi!

Türkiye, çok yaşlı ülkeler kategorisine girdi!

Türkiye, çok yaşlı ülkeler kategorisine girdi!

Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Yaşlanıyoruz, bu doğru, ama karamsar bir tablo çizmek yerine, duruma iyi tarafından da bakabiliriz. Bugünün 65 yaşındaki insanı, eski zamanların 65 yaşındaki insanına göre daha sağlıklı ve üretken. Bu bir avantaj” dedi.

İSTANBUL (İGFA) - Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, Türkiye'deki nüfusun giderek yaşlanması ve genç nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranının azalmasını değerlendirdi.

Prof. Dr. Barış Erdoğan, dramatik bir şekilde nüfus ve doğum oranlarının düştüğünü dile getirerek, “Aslında nüfus ve doğum oranlarındaki düşüş, beklenilen bir durumdur. Dünyada kentleşme arttıkça, kadınların istihdama katılma oranları ve eğitim düzeyleri yükseldikçe, doğum oranlarında bir düşüş beklenir. Türkiye de uzun yıllardır bu trendin içindeydi. Ancak 2014'ten itibaren, özellikle son 4 yılda, bu düşüş beklenenden daha hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başladı. Ülke olarak 100 milyonluk bir nüfus hedefi bulunuyordu, ancak mevcut veriler bu hedefin zor göründüğünü gösteriyor. Bu trendler devam ederse, Türkiye’nin muhtemelen 90 milyon civarında bir nüfusa ulaşabileceği öngörülüyor.” dedi.

Türkiye’de de diğer Avrupa ve gelişmiş ülkeler gibi beklenen yaşam süresi yükseliyor. Bu durumun iki açıdan önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Bir ülke için yeni ve genç bir nüfus, ekonomi açısından dinamizm demektir. Ancak, alt kademelerden yeterli nüfus gelmediğinde, yukarıda da sorunlar oluşmaya başlayacak. Neden diye sorabilirsiniz? Çünkü nüfusumuz aynı zamanda yaşlanıyor. Yaşlanmamızın sebebi ise, daha fazla insanın daha uzun süre yaşaması. Sağlık koşullarının iyileşmesi, bakım imkanlarının artması gibi nedenlerle Türkiye’de, diğer Avrupa ve gelişmiş ülkeler gibi, beklenen yaşam süresi yükseliyor ve 70'lerin sonlarına doğru ilerliyor. Şimdi sorulması gereken şu: Bu nüfusa kim bakacak? Alttan gelen nesillerin istihdama katılması, üretmesi ve onların vergileriyle, primleriyle yukarıdaki emekli maaşlarının ödenmesi, sağlık hizmetlerinin karşılanması gerekiyor. Önümüzdeki önemli sorunlardan biri, doğum oranlarını ne kadar yukarı çekmemiz gerektiğiyle ilgilidir.”

NÜFUSUMUZ ARTIK ARTMAYACAK, HATTA AZALMA TRENDİNE GİRMİŞ DURUMDA

Dünya genelinde doğurganlık oranının, yani kadın başına doğan çocuk sayısının, nüfusun yerinde kalabilmesi için en az 2.1 olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu oran genellikle 16-49 yaş arasındaki kadınlar için hesaplanır. Basit bir şekilde düşünürsek, bir kadın ve bir erkek evlenip aile kurduğunda, nüfusun sabit kalması için geride en az iki çocuk bırakmaları gerekir. Yani nüfusun artmasını bir yana bırakın, sabit kalması için bile bu şarttır. Ancak, TÜİK'in 2023 verilerine göre, Türkiye'de bu oran 1.51'e düşmüş durumda. Bu da gösteriyor ki, nüfusumuz artık artmayacak, hatta azalma trendine girmiş durumda. Bu aslında beklenen bir şey; dünya genelinde, Avrupa'da ve gelişmiş ülkelerde de benzer bir durum söz konusu. Geçmişte, tarım toplumlarında çocuklar aileye ekonomik katkı sağlarken, günümüzde insanlar neden daha az çocuk yapmayı tercih ediyor? Bunun çeşitli nedenleri var.” diye konuştu.

KIRSAL KESİMDEKİ NÜFUS GENEL ORTALAMAYA ÇOK AZ KATKI SAĞLIYOR

Türkiye'nin kırsal kesiminde yaşayan insan sayısının, oran olarak oldukça azaldığını dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Artık Türkiye'nin büyük çoğunluğu, neredeyse yüzde 90'a varacak düzeyde, kentlerde ya da kasabalarda, yani tarım dışı sektörlerde çalışan insanların olduğu bir ülke haline geldi. Dolayısıyla kırsal kesimdeki nüfus, yani çocuk doğurganlığı, genel ortalamaya çok az katkı sağlıyor. Örneğin, Şanlıurfa ve Mardin gibi illerimizde, bundan 30 yıl önce 5 civarında olan doğurganlık oranı, günümüzde 3.2 civarına düşmüş durumda. Bunun nedeni de tarımda traktörleşme ve makineleşmenin yaygınlaşmasıyla, çocuğa olan ihtiyacın azalması.” şeklinde konuştu.

Buna karşılık, kent ortamında da farklı bir sorunla karşılaşıldığını söyleyen Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Artık insanların beklentileri de değişmeye başladı. Eskiden çocuklar büyür, devlet okuluna gider, imkânlar neyse ona göre yetişirdi. Çoğumuz mahallelerde böyle büyüdük. Ancak şimdi insanlar, çocuklarının özel okulda okumasını, piyano dersi almasını, ata binmesini ve en iyi imkanlara sahip olmasını istiyor. Tüm bunlar ekstra masrafları beraberinde getiriyor. Kreş ve özel okul ücretlerinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, insanlar bu masrafları karşılamakta zorlanıyorlar. Bu nedenle, çoğu aile bir çocukla yetiniyor.” dedi.

ÇOCUK YAPMA İLERİKİ YAŞLARA ÖTELENİYOR

Eskiden toplumsal beklenti veya başarı ölçütünün bir an önce aile kurmak, çocuk sahibi olmak, çoğalmak, gelişmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Yeni dönemde bireycilik artırılmış vaziyette, sürekli olarak medyada gezin, dolaşın, dünyayı deneyimleyin, hayatınızı yaşayın pompalanıyor. Bütün bunları yaptığınız zaman çocuk yapma yaşınızı ileriki yaşlara doğru erteliyorsunuz. Erteledikçe de yani kendinize yoğunlaştıkça bu ertelediğiniz zaman dilimi içinde çocuk yapma yaş dilimi de daralmaya başlıyor. Bu, Türkiye'ye özgü bir durum da değil. Böyle bir dünyanın içinde insanlar çocuk yapmayı ya hiç istemiyorlar ya da ileriki yaşlara öteliyorlar.” diye konuştu.

Prof. Dr. Barış Erdoğan, Türkiye'ye gelen Suriyeliler için de eskiden ‘5 çocuk yapıyorlar’ denildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ancak şimdi onların da çocuk sayısı 3'e düştü. Türkiye'ye geldikçe, kentleşmenin içine girdikçe çocuk sayısı azalıyor. Şartlar insanları zorluyor. Bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil; tüm dünyada nüfus giderek yaşlanacak. Türkiye ise, nüfusunun yüzde 10'undan fazlası 65 yaş üstü olduğu için ‘çok yaşlı ülkeler’ kategorisine girdi bile. Yaşlanıyoruz, bu doğru, ama karamsar bir tablo çizmek yerine, duruma iyi tarafından da bakabiliriz. Bugünün 65 yaşındaki insanı, eski zamanların 65 yaşındaki insanına göre daha sağlıklı ve üretken. Bu bir avantaj. Ayrıca, robotik teknolojilerin, yapay zekaların gelişmesiyle birlikte, genç nüfusun yapacağı işlerin bir kısmını robotlara ve makinelerle devredebileceğiz. Ancak sonuçta, biz bu dünyada insan olabilmek için varız. Bu dünyayı robotlar ya da makineler için kurmadık. Bu yüzden, neslin devam etmesi, insanlığın hayrı ve selameti için önemli; bu açıdan da olaya bakmamız gerekiyor.”


Haber Kaynak : İGFA

Manisa'nın tohumları Sarıçalı'nın merasını yeşertecek

Gençlerden Sakarya'ya tam not

İki kültür iki usta İzmir'de bir sahnede

Nilüferli hentbolcular Rize'yi mağlup etti

Bursa için su alarmı! Yağışlar 52 yılın en düşüğünde

Kaybolmaya yüz tutan zanaatlar objektiflere yansıdı

Bayraktar AKINCI'dan çifte başarı... 2 BOZOK ve 1 KAYI-30 ile tam isabet!

Trabzon Ampute Takımı zirve yürüyüşünde

Konya Selçuklu'da eğitim yatırımlarına kesintisiz destek

Ordu’da akıllı durak dönemi başladı

İzmir Metrosu’ndan öğrencilere metro ve tramvay eğitimi

TOKİ'nin 105 sosyal konutu Pazaryeri'nde hak sahiplerine teslim edildi

Yüzyılın Konut Projesi'nde son hafta! Başvurular 19 Aralık'ta tamamlanıyor

Başkan Altay, Konya’nın ilçelerinden gelen gençlerle buluştu

Kocaeli Gebze'de üstyapı çalışmalarını yerinde incelendi

Cumhurbaşkanlığı uyardı, Sağlık Bakanlığı Israrcı! 'Gelmeyen hasta' kesintisine tepki büyüyor

Ankara’da “Park Et Devam Et” uygulaması 3 noktada hizmet veriyor

Cengiz Tosun'un Anne Acısı

Bursa’da su ürünleri denetimleri sıkı tutuluyor

Bursa'da Osmangazi bir kreşe daha kavuşuyor

Mesleki Yeterlilik Kurumu, yeni ulusal standartları yayımladı

Bursa’da DNA barkod denetimleriyle gübre takibi sağlanıyor

Kırmızı bültenli 24 suçlu daha Türkiye'ye getirildi... 2,5 yılda 584 firari yakalandı

Bursa’da geleneksel 'Mimarlar Balosu'

Geyve Doğantepe’ye 132 metre derinlikten kaliteli su

Bursa'da 2026 coşkusu başladı

Edirne İl Sağlık'tan Keşan'daki yatırımlara yerinde inceleme

Antalya Muratpaşa’da Mevlana anıldı

Halk Ozanı Ali Kızıltuğ, Keçiören’de türkülerle anıldı

Ankara Keçiören'de Okan Çağan Parkı açıldı

Yükleniyor