Şengül YANAR


Emeklinin Açlığı İktidarın Eseridir

16,7 milyon emeklinin %80’i şükür yerine beddua ve ah ediyor.


Türkiye de çalışan emekliler  ülke haline getirildi. Emekli olmak,emekli olduktan sonrada insanca yaşayacak bir ücret ve sosyal haklara sahip olmak hepimizin bir yurttaşlık hakkıdır. Devletin ve devleti yöneten hükümetin de bunu sağlamak görevidir, sorumluluğudur.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı diyor ki:
“Allah’a şükürler olsun ki emeklilerimiz, gününde bankaya gittiklerinde maaşlarını alabiliyor.”

Bakanın bu söylemi, yıllarca emeğiyle çalışarak vergisini peşin peşin ödeyen emeklilere büyük haksızlıktır.
   Zaten alınan maaşın %60’ı, alır almaz temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcandığından vergi olarak da geri dönüyor.

   SGK Başkanı çıkıp, “Emekliler uzun yaşıyor, ondan az maaş alıyor” söyleminde bulunuyor.
Kazın ayağı öyle değil yani… “Şükredin, beterin beteri var” deyip gözdağı vermek işin özü değil. Bakanın dediği gibi olmuyor.

   16,7 milyon emeklinin %80’i şükür yerine beddua ve ah ediyor.
   İktidarın nezdinde saygınlığını yitirmiş bir emekli… Evet, kantarın ayarı bozulmuş, tuz kokmuştur. Sonuçta iktidar tuzu da kokutmuştur.
Ulaşılamayan yaşam hakkı olan yemenin, içmenin tadı kaçmıştır.

   Yalanla, demagojiyle gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar. Ama yama o kadar büyük ki ne yalanlar ne de demagoji kafi geliyor.

   2008’de çıkarılan 5510 sayılı ucube kanunla,
emeklilikte yaş haddinin yükseltilmesini yaptınız,
-prim gün sayısını yükselttiniz,
-güncelleme katsayısını düşürdünüz,
-aylık bağlama oranını değiştirdiniz,
-aylıkların artırılma yöntemini değiştirdiniz,
-emeklilikte büyüme payını düşürdünüz.

   Emeklileri, emeklerini katlederek açlığa, yoksulluğa, sefalete, yaşarken ölüme siz yani AKP hükümeti mahkûm ettiniz.

   Sağlıkta katkı payı, altı ay sonrasına hastane randevusu zar zor alınmakta.
Ameliyatta kullanılan platin, protez ve bazı materyallerin, ilaçların %85’lere varan paralarının talep edilmesi; onun yanı sıra özel hastanelerin kucağına itilen emekli...

   Ulaşım, barınma, seyahat hizmetlerinin paralı olması sonucu, insanca ve onurluca yaşayamayan emekli.
   Elektrik, doğalgaz, su, temel gıda vb. ulaşamayan, perişan olan, yaşam hakkı elinden alınan emekliler…
Bu yaşananları görmek istemeyenler, ne kadar görmek istemeseler de biz yaşayarak görüyoruz.

   Barınmada çok büyük sıkıntı çeken emekli…
Kirasını ödeyemeyen, günlük yaşamını sürdüremeyen emekliye “Uzun yaşıyor” diyenler, onun nasıl yaşadığını ve ölünce mezar alamayacağını biliyor mu bu iktidar?

   Sadece emekli nefes alıyor.
Ama açlığa, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edilen emekliler, bütün bu olumsuzluklara ve saldırılara, sefalete, yok sayılmaya, fazlalık görülmelerine karşı; iyiyi, güzeli, mutluluğu arayanlar baskı ve zulmün karşısında mücadele etmeye, bilinçlenmeye devam etmekte.

  Ve emekli, hakları mücadelesinden vazgeçmeyerek alanlarda, sokaklarda yerini almakta, örgütlenmekte.
   Ne kadar ölümü reva görseler de, onlar geçmişten gelenlerin yüreğini, iradesini taşımaktadır.

      DİSK DEVRİMCİ EMEKLİLER SENDİKASI

                        ŞUBE BAŞKANI