Teknoloji çağında yaşıyoruz. Artık beyaz eşyalarımız sadece birer makine değil, evimizin düzenini, konforumuzu ve yaşam kalitemizi belirleyen unsurlar. Ancak ne yazık ki, bu ürünlerin satış sonrası hizmetlerinde yaşanan sorunlar, vatandaşın sabrını zorluyor.
Bugün birçok tüketici aynı şikâyeti dile getiriyor: “Yetkili servis telefonlara cevap vermiyor.”
Diyelim ki cevap verdi, bu defa karşımıza çıkan cümle şu oluyor:
“Servis ücreti alırız, itiraz eden tükeciye ise adres değişikliği yaptığınız için garanti kapsamına girmiyor.”
Peki, bu adalet mi?
Tüketici aldığı ürünün markasına güvenerek parasını ödüyor, ürünü markanın itibarıyla satın alıyor. Ama arıza yaşandığında karşısına çıkan tablo, ne yazık ki markaya değil, tüketiciye zarar veriyor.
Birçok “yetkili servis” adı altındaki işletme, artık tüketici memnuniyetinden çok, gelir odaklı hareket ediyor. “Garanti var ama hizmet yok” anlayışı, markaların güvenilirliğini her geçen gün zedeliyor.
Buradan üretici firmalara, büyük holdinglere sesleniyoruz:
Eğer ürettiğiniz markanın arkasında durmuyorsanız o başka; Ama gerçekten tüketiciye değer veriyor, “müşteri memnuniyeti” diyorsanız o zaman Türkiye genelinde servis anlayışınızı kökten değiştirin.
Gerçek yetkili servis demek, müşteriye “ücret” değil, “çözüm” sunan kurum demektir.
Bir markayı büyüten, reklamları değil, o markanın hizmet kalitesidir.
Tüketici, artık kandırılmak istemiyor.
Telefonlara çıkmayan, çıkınca da bahane üreten servisler değil, işini yapan, sözünün arkasında duran bir sistem istiyor.
Unutmayın; bir ürünün kalitesi, satış sonrası hizmetiyle ölçülür.
Markalar kazanmak istiyorsa önce güven kazanmalı!
