Her karanlık, kendini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır.
Bu sadece bir umut cümlesi değil; tarihsel bir gerçekliktir. Ne zaman ki baskı artmış, zulüm derinleşmiş, sömürü diz boyunu aşmışsa, işte o zaman halklar küllerinden doğmuştur. Karanlıklar sonsuz değildir. Faşizm de, kapitalizm de en zifiri noktada çözülmeye başlar.
Baskının Arttığı Yerde Direnç Büyür
Bugün yaşadığımız eşitsizlikler, adaletsizlikler, örgütsüzlük hali, yalnızlık hissi ve değersizlik duygusu… Bunların hiçbiri yeni değil. Sermayenin egemenliği altında ezilen halklar yüzyıllardır aynı duvarlara çarpıyor. Ama çarpan her dalga, bir gün o duvarı yıkar. Çünkü zulüm arttıkça insan, hakkına daha çok sahip çıkar. Çünkü karanlık büyüdükçe, içimizdeki ışığa daha çok tutunuruz.
Yılgınlığa Yer Yok
Sistem bize umutsuzluğu dayatıyor.
Televizyon ekranlarından, sosyal medyadan, sokaklardan; her yerden "bireysel kurtuluş" safsatasını pompalıyor. Ama biz biliyoruz ki, kurtuluş tek başına değil, omuz omuza olur. Ve o kurtuluş, yalnızca bize değil, bizden sonrakilere de nefes olur.